“Çalıştılar, Ürettiler Ama Yok Sayıldılar: Staj ve Çıraklık Mağdurları Adalet Bekliyor!”
Türkiye'nin dört bir yanında, binlerce genç "işçi" olarak alın teri döktü, meslek öğrendi, üretime katkı sağladı. Ancak yasalardaki bir boşluk, onları emeklerinin karşılığını alamayan, gelecek kaygısıyla boğuşan "mağdurlar" kategorisine itti: Staj ve çıraklık dönemleri, emeklilik hakları için hiçe sayılıyor!

Uzun yıllardır süregelen bu kronik sorun, özellikle son dönemde artan farkındalık ve örgütlenmeyle birlikte kamuoyunun gündemine bomba gibi düştü. Stajyer ve çırakların fiili çalışma sürelerinin sigorta başlangıcı sayılmaması, onları hem prim gün sayısında eksik bırakıyor hem de erken yaşta çalışma hayatına atılmalarına rağmen emeklilik hayallerini belirsizliğe sürüklüyor.
Peki, bu büyük mağduriyetin boyutları nedir?
1 milyona yakın mağdur: Türkiye genelinde yaklaşık 1 milyon staj ve çıraklık mağduru olduğu tahmin ediliyor. Bu devasa sayı, sorunun ne denli yaygın ve acil çözüm beklediğini gözler önüne seriyor.
Fiili çalışma, sıfır sayılan prim: Sanayide, atölyelerde, çeşitli işletmelerde yıllarca “stajyer” veya “çırak” adı altında çalışan bu gençler, çoğunlukla tam zamanlı bir işçi gibi görev yaptı. Ancak işverenler tarafından “eğitim” kapsamında gösterildikleri için, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortaları yatırıldı, emeklilik primleri ise yatırılmadı. Bu durum, fiilen çalışanların primlerinin yok sayılması anlamına geliyor.
Gelecek kaygısı ve hayal kırıklığı: Lise çağlarında veya mesleki eğitim süreçlerinde başlayan bu mağduriyet, gençlerin ilerleyen yaşlarda emeklilik hayallerini suya düşürüyor. Yıllarca sigortasız çalışmanın getirdiği belirsizlik, ciddi bir gelecek kaygısı yaratıyor. “Biz de çalıştık, neden hakkımız verilmiyor?” feryatları her geçen gün daha da yükseliyor.
Eşitsizlik ve ayrımcılık: Aynı iş yerinde, aynı işi yapan iki kişiden biri sigortalı sayılırken, diğeri stajyer veya çırak olduğu için sigortasız kalması, açık bir eşitsizlik ve ayrımcılık yaratıyor. Bu durum, sosyal adalet ilkesine aykırı bir tablo çiziyor.
Çözüm Neden Gecikiyor?
Hükümet yetkilileri, konunun karmaşıklığı ve bütçeye getireceği yük nedeniyle adım atmakta zorlanıyor. Ancak mağdurlar, taleplerinin sadece yasal bir düzenlemeyle karşılanabileceği ve bu konunun bir “hak gaspı” olduğu konusunda ısrarcı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verileri ve yasal düzenlemelerin yetersizliği, sorunun çözümünü daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Mağdurlar Örgütleniyor, Seslerini Duyuruyor!
“Staj ve Çıraklık Mağdurları Federasyonu” ve benzeri sivil toplum kuruluşları, uzun süredir bu sorunun çözümü için büyük çaba sarf ediyor. Düzenledikleri eylemler, sosyal medya kampanyaları ve siyasi partilerle yaptıkları görüşmelerle, seslerini her platformda duyurmaya çalışıyorlar. Talepleri net: Staj ve çıraklık sürelerinin fiili sigorta başlangıcı sayılması ve geriye dönük primlerin devlet tarafından karşılanması.
Bu dosya, sadece binlerce gencin bireysel sorunu olmaktan çıkıp, Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemindeki bir açığı ve milyonları etkileyen bir adaletsizliği gözler önüne seriyor. Hükümetin, bu büyük toplumsal yaraya ne zaman neşter vuracağı ise merak konusu. Staj ve çıraklık mağdurları, adalet gelene kadar mücadeleye devam edeceklerini haykırıyor: “Yok saydığınız alın terimiz, geleceğimizin teminatıdır!”