Benjamin Franklin: Deha mı, Disiplin mi, Yoksa Para mı?

Tarihin tozlu sayfalarından günümüze ulaşan bir başarı öyküsü: Benjamin Franklin. Onu sadece bir mucit, devlet adamı ya da yazar olarak anmak, dehasına haksızlık olabilir. Zira Franklin'in "çok yönlü" kimliğinin ardında, sihirli değneğin değil, demir gibi bir disiplinin, titiz bir programın ve tabii ki erken yaşta kazanılmış bir servetin yattığı ortaya çıkıyor.

Gazeteci araştırmacıların ve tarihçilerin üzerinde mutabık kaldığı üzere, Franklin’in hayatı adeta bir sistem üzerine kuruluymuş. Her sabah saat beşte güne başlayan bu sıradışı adamın ilk sorusu, “Bugün ne iyilik yapacağım?” olurmuş. Franklin, zamanın her anına bir amaç atfetmekle kalmıyor, aynı zamanda kendi belirlediği on üç erdemden oluşan bir çizelge tutuyordu.

Düzen, kararlılık, çalışkanlık gibi erdemlerde her hafta ustalaşmaya çalışması, onun kendini mükemmelleştirme arayışının bir göstergesiydi. Franklin, adeta zaman kaybetmeden kendini yoğuran bir heykeltıraş gibiydi. Ancak bu disiplinli yaşamın asıl sırrının, Franklin’in erken yaşta elde ettiği finansal özgürlük olduğu da dile getiriliyor.

Matbaacılık yaparak büyük bir servet kazanan Franklin, henüz kırk iki yaşında emekli olarak bu zenginliğin kendisine satın aldığı “özgürlüğün” tadını çıkarmaya başlamış. Bu özgürlük, ona elektriği inceleme, sayısız icat yapma, siyasetin derin sularına dalma ve hatta “tavşan gibi zina yapma” (!) imkanı sunmuş. Matbaası ona bir ses vermiş, evet. Yazdıklarıyla toplumu etkileme gücüne erişmiş. Bilimsel çalışmaları ve icatları ona dünya çapında bir şöhret kazandırmış ve bu şöhret, onu bir diplomat olarak uluslararası arenaya taşımış. Adeta bir kariyer diğerinin finansörlüğünü üstlenmiş.

Benjamin Franklin’in hayatı, günümüzün “startup” kültürüne benzer şekilde, disiplin ve para temelinde tuğla tuğla inşa edilmiş bir başarı anıtı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, günümüzün hızlı dünyasında Franklin’in bu “sistemi” hala geçerli olabilir mi? Yoksa deha, disiplin ve paranın bu eşsiz bileşimi, sadece Benjamin Franklin’e mi özgüydü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu