Cenkci, staj ve çıraklık döneminde yapılan sigorta girişlerinin emeklilikte başlangıç sayılmamasının, bu bireyler için ömür boyu sürecek bir mağduriyet ve sosyal adaletsizlik yarattığını vurguluyor.
Aynı Başlangıç, Farklı Kaderler: Bir Sosyal Adaletsizlik Hikayesi
Yazıda, aynı yıl, hatta aynı gün sigorta numarası verilen iki kişiden birinin bugün emekliliğini kutlarken, diğerinin hâlâ çalışmaya devam etmesinin düşündürücü olduğuna değiniliyor. Bunun sebebi ise, birinin “uzun vadeli sigorta” kapsamında yer alırken, diğerinin sadece “iş kazası ve meslek hastalığına” karşı sigortalanması. Bu ayrımın, çalışanın bilgisi dışında ve herhangi bir tercih hakkı tanınmadan yapıldığına dikkat çekiliyor. Cenkci, bu durumu “sistematik bir ihmalin sonucudur” ve “sosyal bir adaletsizliktir” olarak niteliyor.
Çıraklık Mağduriyeti ve Devletin Sorumluluğu
Cenkci, çıraklığın aslında öğrenme ve ustalığa geçiş süreci olması gerekirken, bu gençlere sadece bir mağduriyet sunulduğunu belirtiyor. Yasal boşluklara sığınılarak emeklerinin görmezden gelindiği ifade edilirken, şu kritik sorular soruluyor: “Bir devlet, kendi eliyle verdiği sigorta numarasının arkasında durmuyorsa, o numaranın ne anlamı kalır? Bir devlet, 14 yaşındaki bir çocuğun çalışmasını ‘sigortalı göstererek’ meşrulaştırıp sonra da ‘bu sigorta işe yaramaz’ diyorsa, orada sosyal devlet ilkesinden söz edebilir miyiz?”
Ertelenen Haklar ve Kırılan Güven
Staj ve çıraklık mağdurlarının sadece birkaç yıl geç emekli olmadığını, bu gecikmenin omuzlarında taşınan bir yük, kaçırılmış bir çocukluk, erken başlayan sağlık sorunları ve ertelenen emeklilik planları anlamına geldiği vurgulanıyor. Daha da önemlisi, bu durumun devlete olan güveni zedelediği belirtiliyor. EYT düzenlemesinde, sigorta başlangıcı 1999’dan önce olmasına rağmen birçok kişinin staj sigortaları sayılmadığı için kapsam dışında kalması, bu adaletsizliğin en somut örneklerinden biri olarak gösteriliyor.
Çözüm Basit: Geriye Dönük Borçlanma Hakkı
Cenkci, çözümün basit ve mümkün olduğunu belirtiyor: “Geriye dönük borçlanma hakkı tanınmalıdır.” Bu insanların “kayıt dışı” değil, “eksik kayıtlı” çalıştıklarını, SGK sisteminde sigorta numaralarının olduğunu ancak emeklilik primlerinin yatırılmadığını ifade ediyor. Devletin, tıpkı askerlik veya doğum borçlanmasında olduğu gibi bu günleri de sayabileceğini, bunun hem bütçeye gelir sağlayacağını hem de büyük bir mağduriyetin telafisine katkıda bulunacağını dile getiriyor.
Sessizlik ve Bir Vicdan Meselesi
Yazının sonunda, siyasi iktidarın bu konuya mesafeli duruşu, ana muhalefetin söz vermesine rağmen somut adım atmaması ve Meclis’te verilen önergelerin gündeme alınmaması eleştiriliyor. Bu konunun sadece teknik bir düzenleme değil, bir vicdan meselesi olduğu vurgulanıyor. Cenkci, “Sesi kısılan, görmezden gelinen bu kitle; bir sonraki seçimde değil, bu ülkenin her gününde yaşıyor. Onlar hâlâ çalışıyor. Hâlâ sabahın köründe otobüs bekliyor, hâlâ bel fıtığı, hâlâ geçim derdiyle yaşıyor. Ve artık sadece hak değil, hesap da soruyorlar” ifadeleriyle çağrıda bulunuyor.
Yazı, “Bir ülke, gençliğinde çalıştırdığı insanlara yaşlılığında ‘sigortan geçersiz’ diyorsa, geçmişine ihanet ediyor demektir. Staj ve çıraklık mağdurlarının talebi lütuf değil; gecikmiş bir hakkın teslimidir. Bu adımı atmak, sadece bir sosyal politika düzenlemesi değil, bir insanlık borcunun ödenmesidir” cümleleriyle sona eriyor.
Kaynak: Halktv.com.tr